Kılıçdaroğlu Bartın’da: Söz, birlikte çay içeceğiz
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bartın halkına hitaben yaptığı konuşmada, “Şunu unutmayın; Bu Beş Çete ve yandaşları parayı çalıp yurt dışına götürdüler, Kemal Bey’in o parayı getirmeyeceğini düşünüyorlar. O paraları son kuruşuna, son kuruşuna kadar getireceğim. Halkın parasıdır. son söz; Kul hakkını yemedim, kul hakkını yemeyeceğim. Şimdi onlara da sesleniyorum. Benim dediğimi söylesinler. ‘Kul hakkını yemedim, kul hakkını yemem’ desinler. Söyleyemiyorlar, söyleyemiyorlar. Çünkü senin bu kardeşin onların ne yediklerini çok iyi biliyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bugün Bartın’da miting düzenledi.
ANKA’nın haberine göre Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
22 yıldır bıktık. DEĞİŞİME İHTİYACIMIZ VAR’
“22 yıldır bıkmadık mı? 22 yıldır bıkmadık mı. Vallahi değişim lazım. Hepimizin değişime ihtiyacı var. Birlik olmamız lazım. Bakın çok kutuplaştık, çok kutuplaştık.” .Birbirimizi sorgulamaya başladık.Komşularımızı sorgulamaya başladık.Arkadaşlarımızı sorgulamaya başladık.Biz “Aynı ülkede, aynı atmosferde, güzel bir coğrafyada birlikte yaşamak istiyoruz, barış içinde yaşamak istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz” dostluk içinde yaşamak. Ne güzel demiş bizimkiler: ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’. Komşunun kimliğini sorgulamaya başladık. Emin olun baharı ben getireceğim bu ülkeye, bu ülkeye. İnançla okula gönderdikleri bir Türkiye. Yoksulluk derinleşti, biliyorum. Ailelerde büyük zorluklar oluyor, biliyorum. Üniversiteden mezun olan çocuklarımız yıllarca iş bulamıyor, bunu biliyorum. Bütün sorunları biliyoruz. Bakın Zonguldak’tan buraya geldik; Allah aşkına yer altı kömürle dolu, kömür Güney Amerika’dan, kömür Rusya’dan geliyor. Orada 5 bin işçi alacağız dedim, 5 bin işçi alacağız.
SARAYLAR BİZE GÖRE DEĞİL. İNSANLAR GİBİ YAŞIYORUM’
Ve bize milliyetçilik dersi veriyorlar, değil mi? Her şeyden önce insanınız tatmin olacaktır. Bu ülkenin insanı doyacak. Bu ülke insanının eseri, gücü ve aşısı olacaktır. O halde başka bir sözüm var. En geç 2 yıl içinde tüm Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye göndereceğiz. Yapamazlar, yapamazlar. Umutlarını oraya bağladılar. Umutlarını oraya bağladılar, umudumuz sizsiniz, geleceğimiz sizsiniz, karar verecek olan sizsiniz.
‘Kemal Dede, Çankaya’da çay mı içelim’ diyorsunuz. Ağızdan ağza çay içeceğiz, hep birlikte içeceğiz. Saraylarda gözüm yok. Saraylar bizim gibi değil. İnsanlar için yaşıyorum, senin için yaşıyorum. Evim, sığınağım, çocuklarım, her şey tıpkı senin gibi, her şey. Gençler bu sloganı attı. Gençlere bir şey söyleyeceğim; Buraya gelmeden önce baktım, -benim de okumam lazım sıradan gençler- Bartın’da 9.930 genç ilk kez sandık başına gidip oy kullanacak. Yani yaklaşık 10 bin genç sandık başına gidip oy kullanacak. Şimdi gençler; Demokrasiden yana mısınız? Özgürlük için misin? Kardeşlikten yana mısınız? Her evde huzur, her evde rahmet olması taraftarı mısınız? Cinsiyet eşitliğinden yana mısınız? O zaman sana bir sözüm var; Bütün bu hayallerin benim hedefim olacak. O hedefe ulaşacağız. Birlikte yapacağız, birlikte yapacağız.
GENÇLER DÜNYA SİYASİ TARİHİNE BİR HEDİYE BIRAKACAKSINIZ. BUNUN İÇİN HAZIR MISIN’
Bir şey daha söyleyeyim gençler; İlk kez sandık başına gidip oy kullanacak 5 milyon 300 bin genç var. 5 milyon 300 bin genç, otoriter bir yönetimi değiştirmek için sandık başına gidip demokrasiye oy verdiğinde bu ülkeye demokrasi gelecek ve dünya siyaset tarihine inanılmaz bir hediye bırakacaksınız. Dünya siyaset tarihini yazanlar diyecekler ki, ‘Türkiye’de otoriter bir yönetim vardı ama o ülkenin gençliği, Mustafa Kemal’in gençliği sandık başına gitti ve otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştirdi’ diyecekler. Dediğim gibi gençler dünya siyaset tarihine bir armağan bırakacaksınız. Bunun için hazır mısın? Hazır mısın? Kemal Bey de hazır unutma.
‘Beşli Çete’ye para var ama emekliliğe gelince para yok’
Birlikte yapacağız, birlikte yapacağız. Birlikte mücadele edeceğiz çünkü ülkenin büyümeye ihtiyacı var. Ülkenin kalkınmaya ihtiyacı var. Ülkenin fakirleşmeye değil, zenginleşmeye ihtiyacı var. Bu nedenle kaynaklar hatasız ve amacına uygun kullanılmalıdır. Bunun için bütçelerin sağlıklı yapılması gerekiyor. Bazen işçiye, emekliye diyorum fiyatı biraz artırın. Ya bu insanlar perişan oldu. Artış yapıyorsunuz, pazardaki artış bundan daha fazla. Bir ay sürer, 15 gün sonra bakar, aldığı ay eriyor. Bu nedenle bütçe yapılırken sağlıklı ve dengeli olmalı, ayrıca herkesin rahat bir geliri olmalıdır. Buna karar verecek merci siyasi otoritedir, unutmayın. Paranın kime ve hangi kümelere aktarılacağına karar veren organ siyasi organdır. Bu siyasi yapının üzerinde bu kararı şekillendirdiği kanunun adı Bütçe Kanunu’dur. Onun için ‘Emeklilere -2015’ten beri- Ramazan ve Kurban Bayramı’nda maaş ikramiyesi verin, asgari ücret kadar ikramiye verin’ dedim. Aramızda emekli var mı? maşallah. Bana bir ikramiye ver, dedim. Daha önce ‘Para yok, para nerede?’ Birçok ilişki kurdular. Sonra baktılar ki Kılıçdaroğlu bu işin geri kalanını peşini bırakmıyor, her birine bir maaş, bin lira verdiler. Sonra seçim zamanıydı, biraz artırdılar. ‘Asgari ücret kadar ödeyeceksin, asgari ücret’ dedim. Adından da anlaşılacağı gibi taban fiyat; temelde yılda iki kez verirsiniz. Biraz artırdılar ve o kadar. Ondan sonra emekliye asgari ücret kadar ikramiye verilsin dedim, vermediler. Ben konuştum; Önümüzde Kurban Bayramı var ve tüm emekliler emekli maaşlarını çekmeye gittiklerinde 15 bin lirayı kendi hesaplarında görecekler. Para var millet. Türkiye güçlü bir ülke. Keşke fakir bir ülke olsaydık. Ama Beşli Çete için para var, taraftarlar için para var; 4 yerden, 5 yerden, 6 yerden aylık alana para var emekli olunca para yok. para var
‘SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMEZ. KİMSENİN YOKSULLUĞUNU YAYINLAYAMAZSINIZ’
Evet, ‘Her memleket düştüğünde bir dara, bir Kemal çıkar’ diyorsunuz. Birlikte ve birlikte Türkiye’yi kurtaracağız. Birlikte ve birlikte çabamızı göstereceğiz. Birlik ve beraber olursak demokrasiyi güçlendiririz. Bir şey daha; Hayat pahalılığının tüm sıkıntılarını ev kadınları çekiyor. Çok acı çekiyorlar. Yani çocuğu okula gönderirken acı çekiyor. Üniversiteden mezun olan oğlu, kızı iş bulamayınca sıkıntı yaşıyor. Çocuğu okula gönderip ‘ne beslenme çantasına koyayım’ diye çok çile çekiyor. Hayatın bütün sorunları ev hanımının, kırda çalışan kadının omuzlarında. İki kelimem var. Bir; Kırsalda çalışanların ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Yani köyde çalışan bir Karadenizli kadının sosyal güvenlik primini devlet olarak her ay köyde cebinden bir kuruş çıkmadan çalıştığı sürece ödeyeceğiz. Ayrıca gençlerin kırsalda çalışması şartıyla sosyal güvenlik primini ödeyeceğiz. Aile Yardımı Sigortası getireceğiz. 1971’den beri kullanılmıyor. Uygulanan politika şu: Yoksulları topluyorlar, televizyon kameralarına çekiyorlar. ‘Buraya gel’ derler; onlara mama, mama, paket dağıtıyorlar, fotoğrafını çekip yayınlıyorlar. Bu olmayacak. Bizim inancımızda sağ elin verdiğini sol el görmez. Kimsenin yoksulluğunu teşhir etmeyeceksin. Bakın Ekrem Lider az önce konuştu. Lider seçilmeden önce yine çok konuştular. ‘Yardım gelince kesilecek, şu olacak, şu olacak’ ve bir aracı – malum kişi – ‘Süt dağıtacaktınız, ne oldu, süt dağıtmıyor musunuz?’ Ancak Ekrem Lider, lider olduktan sonra süt dağıtıyordu ama o sütü dağıtırken yoksul ailelerin yoksulluğunu gözler önüne sermedi. Aylardır yapıyor, aslında yine yapıyor.
‘DEVLET KADININ GÜVENLİĞİ OLACAK VE ONA HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEKTİR’
Şimdi aşağıdaki gibi yapacağız; Kanunu çıkaracağız. Aile Ek Sigortası olacak. Taban fiyatın altında geliri olan veya hiç geliri olmayan aileler için kadının banka hesabına en az asgari ücret kadar para yatıracağız. Hanım gider, maaşını çeker, çocukların nafakasını sağlar. Sosyal devlet dışında hiçbir kadının fakir olduğunu kimse bilmeyecek. Bundan dolayı devlet hanımın teminatı olacaktır. Birisi değil, bu değil, bu değil. Devlet, sosyal devlet kadının en büyük güvencesi olacak ve ona her türlü desteği verecektir. Aile Ek Sigortası geldiğinde nasıl olacak? Ablalarım haklı olarak sorabilirler. Aile hekiminin olduğu yerde sosyal hizmet görevlisi de olacaktır. Topluluk çalışanlarının yüzde 99,9’u kadın olacak. Konutlara giderek ailenin konuttaki durumunu bildirecekler. Gelirinin ne olduğunu, ne kadara mal olduğunu, evin kiralık olup olmadığını, kaç çocuğu olduğunu, üniversiteye giden çocukları olup olmadığını, engelli var mı, yaşlı var mı, kimse var mı rapor edecekler. bakıma muhtaç. Bu rapor üzerine kadının banka hesabına en azından asgari miktarda para yatırılır ve hanım gidip parasını çeker ve çocukların nafakasını sağlar.
‘TORPİLİ DÜNYASINDAN YAPACAĞIZ’
Ayrıca fakir ailelerde devlet işçi alacaksa önce bu ailelerin çocuklarını işe alacaktır. Yani torpido olursa biz fakirin lehinde yaparız. ‘Evet’ diyeceğiz, ‘bu ailelerin çocukları askere alınsın’ diyeceğiz. Arkadaşlar size bir sözüm daha var. Torpidoyu eyalette bitireceğim. KPSS’den aldığın puana göre atama yapacağım merak etme. O bahiste bir sözüm var gençler, sizi asla ama asla bırakmayacağım. Ayrıca bir şey daha yapacağız; Bütün köy okullarını yeniden açacağız, bütün köy okulları. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmen atayacağız. Bu köye farklı bir hava katacaktır. Köyün imamı olacak, köyün öğretmeni olacak. Köyde ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni, köyde veteriner olacak. Bu vesileyle nasıl öğretmenin maaşı ödeniyorsa, diğerlerinin de maaşı devlet tarafından ödenecek. Hayvanları varsa aşıları zamanında yapılacak. Toprak varsa toprak analizi yapılacaktır. Dikimden hangi iş daha verimli olabilir? Yeni bir ufuk açıyoruz Türkiye’de insan odaklı bir ufuk açıyoruz. Rahmetli Ecevit’i biliyorsunuz değil mi? Fakir, fakir tüm personele her türlü desteği veren bir sosyal demokrat olduğunu biliyorsunuz değil mi? Rahmetli Ecevit’in derdi ‘Ne zalim, ne mazlum; İnsancıl, adil bir düzen yapacağız. Ne zalim ne mazlum; İnsanca ve adil bir sistemi hayata geçireceğiz.
‘KENDİ TOPRAĞINIZ SÜLEYMAN ŞAH’IN TÜRBESİNİ NASIL ÖZLERSİNİZ’
Bizi de ortada sorguya çekiyorlar. Milliyetçiliğimizi sorguluyorlar. Masanın altı yok, masanın üstü yok, masanın yanında yok, bunun yanında yok, bunun yanında yok… Bunların hiçbirine inanmayın. Ne dediğime inan. Kanallarını biliyorum. TRT’yi de biliyorum. İnanın sözümüz sözümüzdür. Biz onlar gibi değiliz. İki kırmızı çizgimiz var; bayrağımız ve vatanımız, nokta. Bayrağımız ve vatanımız için her türlü fedakarlığı yapar, göz kırpmadan ölürüz. Peki ne yaptılar? Süleyman Şah’ın türbesini yurdumuzdan kaçırdılar, kaçırırken de bayrak indirdiler. Kendi ülkende, kendi toprağında Süleyman Şah’ın türbesini nasıl gözden kaçırırsın? O da kalkıp bana milliyetçilik dersi veriyor. sen kimsin milliyetçilik Sen kimsin?
‘KUZEY IRAK’TAKİ ASKERLERİMİZ ASKERLERİMİZE VERİLDİ, SİZLERDEN NOTA İSTEDİĞİNDE, MÜZİK NOTASI KAYDETTİ Mİ?’
Bir şey daha; Kuzey Irak’ta askerlerimizin başlarına çuval geçirildi. Ne dedi? ‘Not verecek misin?’ ‘Müzik notaları’ dedi. Yuhalama, sandığa gideceksin, sandıkta yarını göstereceksin. Benim için değerli olan o sandığa gidecek olmanızdır. Suriye’de 34 askerimiz şehit oldu değil mi? Nefeslerini nerede aldılar? Putin’in kapısında. Şehit olan askerimiz, onu vuran Rusya, özür dileyen varsa Rusya özür dilesin. Beyefendi Putin’in kapısına koştu ve Putin’in kapısında bekledi. Putin kronometreyi açtı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı kapıda kaç dakika beklettiğini tüm dünyaya gösterdi. Sonra kapıyı açıp ‘Efendim siz gelebilirsiniz oturun’ dedi. Bu benim onurumu derinden yaralayan bir şey. Ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu duruma düşemez. Asla ve asla böyle bir durumda olmayacağız.
‘TÜRKİYE’Yİ DAHA ZENGİN YAKALAYACAĞIZ’
Ayrıca efendim, “Mal varlığınızı araştıracağım, ha” diye tehdit etti. Tıklama yok. Araştır istersen ama Kemal Bey olsa neye üzülür? ‘Araştırmazsan korkaksın’ kederi. Yeni bir Türkiye’yi, güzel bir Türkiye’yi gerçekleştireceğiz. Kargaşadan uzak, Bartın dahil şehrin sokaklarında, caddelerinde, parklarında herkesin sevgiyle, keyifle yürüdüğü, en azından huzur içinde kucakladığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Yaygaradan bıktık. Ortaya çıkması gerekiyor ve size bir sözüm var; 85 milyonun başkanı olacağım. Oy kullansın, vermesin, 85 milyonun başkanı olacağım. Hem Ekrem Önder’in hem de Mansur Önder’in Başkan Yardımcısı olarak görevlerinin başında olduklarını inşallah görürsünüz. Ayrıca Millet İttifakını oluşturan değerli genel başkanlar da Başkan Yardımcılığı yapacak. 2 bin 400 maddelik ortak sözleşme hazırladık. Yani iktidara geldiğimizde tarımda ne yapacağız, üretimde ne yapacağız, sağlıkta ne yapacağız diye bakıp Türkiye’yi daha da zenginleştireceğiz. Kaynakları daha iyi bir konuma getireceğiz.
“KUL’UN HAKKIYI YEMİYORUM, KUL’UN HAKKIYI YEMİYORUM^”
Bunu unutma; Bu Beş Çete ve yandaşları parayı çalıp yurt dışına götürdüler, Kemal Bey’in o parayı getirmeyeceğini düşünüyorlar. O paraları son kuruşuna, son kuruşuna kadar getireceğim. Halkın parasıdır. son söz; Kul hakkını yemedim, kul hakkını yemeyeceğim. Şimdi onlara da sesleniyorum. Benim dediğimi söylesinler. ‘Kul hakkını yemedim, kul hakkını yemem’ desinler. Söyleyemiyorlar, söyleyemiyorlar. Çünkü bu kardeşiniz ne yediklerini çok iyi biliyor. Barış getireceğim. Birlikte olacağız, birlikte olacağız. son söz; Ekrem Lider ne diyordu? Her şey çok hoş olacak. Türkiye’de yaşayan herkesi seviyorum, herkese hizmet edeceğim. Allah’a yemin olsun ki her şey çok güzel olacak. Bu ülkeye baharı getireceğim, bahar. Bu ülkeye mutluluk getireceğim ve bu ülkede hep birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşayacağız. Hepinize içtenlikle teşekkür ederim.
1 Mayıs tatiliniz kutlu olsun. Bugün işçilerin bayramı, emekçilerin bayramı, alın teri dökenlerin bayramı. Hepimizin bayramı kutlu olsun. Mayın şehitlerimiz var, onları saygıyla anıyoruz. Elbette kadın milletvekilleriniz davalarını yakından takip ediyor, etmeye de devam ediyoruz. Bunu da bilmeni istiyorum.” (HABER MERKEZİ)